Dünyadan Haberler - 5

Katil İsrail'in diplomatlara saldırısına dünyadan kınama

Fransa, İtalya, Norveç, Belçika, Avusturya, Hollanda, İrlanda, Suudi Arabistan, Katar, Mısır, Irak, Ürdün ve Almanya, İsrail ordusunun işgal altındaki Batı Şeria'da bulunan Cenin Mülteci Kampı'nı ziyaret eden ve aralarında kendi diplomatlarının da bulunduğu yaklaşık 35 kişilik uluslararası bir heyete ateş açmasını sert bir dille kınadı. Olayda Türk diplomatların da heyette yer aldığı belirtildi.

Saldırıda herhangi bir diplomatın yaralanmadığı bildirilirken, kınama mesajları yayımlayan ülkelerin dışişleri bakanları ve üst düzey yetkilileri, olayın "kabul edilemez", "uluslararası hukukun ve diplomatik normların ihlali" olduğunu vurguladı. İsrail'den derhal bir açıklama talep eden ülkeler, diplomatların görevlerini güvenli bir şekilde yerine getirebilmeleri ve hedef alınmamaları gerektiğinin altını çizdi.

{ilgili-haber-907961}

Norveç Dışişleri Bakanı Espen Barth Eide, saldırıyı "uluslararası hukukun ihlali" olarak nitelerken, Hollandalı mevkidaşı Casper Veldkamp, diplomatların tehdit edilmesinin kabul edilemez olduğunu belirtti. İrlanda Başbakanı Simon Harris ve Dışişleri Bakanı Micheál Martin, olayı "şok edici ve dehşet verici" olarak tanımlayarak şiddetle kınadı.

Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot "Bu kabul edilemez. İsrail Büyükelçisi açıklama yapmak üzere çağrılacak" açıklamasında bulunurken, İtalya Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Antonio Tajani, İsrail ordusunun Cenin Mülteci Kampı yakınlarında diplomatların yer aldığı heyete ateş açmasına tepki gösterdi ve İsrail'den olaya açıklık getirmesini istedi.

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, İsrail askerlerinin Cenin'de diplomatlara ateş açması "en sert ifadelerle ve şiddetle" kınandı.

Belçika Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada İsrail'den "ikna edici açıklamalar" talep ettiği kaydedildi.

Katar Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada ise saldırının uluslararası hukuku, sözleşmeleri ve diplomatik teamülleri ihlal ettiği belirtildi.

Avusturya Dışişleri Bakanı Beate Meinl-Reisinger, "Şu çok açık, böyle bir olayın yaşanmaması gerekirdi" diyerek, İsrail makamlarından konuyla ilgili soruşturma yapmasını ve açıklığa kavuşturmasını beklediğini vurguladı.

Irak, Mısır ve Ürdün, saldırının tüm diplomatik kuralları ve uluslararası hukuku hiçe saydığını ifade ederek, uluslararası topluma sorumluluklarını üstlenme çağrısı yaptı. Almanya Dışişleri Bakanlığı da "sebepsiz ateşi" kınayarak, diplomatların bağımsız gözlemci rolünün vazgeçilmez olduğunu ve İsrail'den durumu açıklığa kavuşturmasını istedi.

İsrail'in Cenin'i ziyaret eden 35 diplomata saldırısı

Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) yetkilileri ve Filistin Dışişleri Bakan Yardımcısı Ahmed ed-Dik, İsrail'in saldırıyı diplomatları "sindirmek" ve "korkutmak" amacıyla gerçekleştirdiğini, bunun bir "terör eylemi" ve İsrail'in uluslararası hukuka saygısızlığının kanıtı olduğunu belirtti.

Katil İsrail ordusu ise diplomatik heyetin Cenin’e "koordineli" bir şekilde giriş yaptığını, ancak bölgenin "aktif bir çatışma bölgesi" olması nedeniyle onaylanmış güzergahı izlemeleri talimatı verildiğini iddia etti. Askerlerin, heyeti uzaklaştırmak amacıyla "uyarı ateşi" açtığı ve herhangi bir yaralanma veya hasar olmadığı öne sürüldü.

Soykırımcı İsrail Gazze'nin kuzeyinde yeni bir katliam peşinde

İşgal ordusunun sözcüsü Avichay Adraee, Gazze'nin kuzeyinde saldıracakları bölgeleri sosyal medya hesabından paylaştı.

Adraee, Gazze'nin kuzeyindeki "Gabn, Şeyma, Fedus, Menşiye, Şeyh Zayid, Selatin, Kerame, Beyt Lahiye Projesi, Zuhur, Tel Zater, Nur, Abdurrahman, Nahda ve Cibaliya Kampı'ndaki" Filistinlilere bulundukları bölgeleri terk etme çağrısı yaptı.

Söz konusu bölgelerdeki "tahliye uyarısı"nın barınma merkezleri için de geçerli olduğunu aktaran Adraee, Filistinlilerin güneye gitmesini isteyerek "Bu saldırıdan önceki son uyarıdır." tehdidinde bulundu.

Katar'ın ABD'ye hediye ettiği uçak Pentagon envanterine girdi

Pentagon Sözcüsü Sean Parnell, konuyla ilgili yazılı bir açıklama yaparak kamuoyunda tartışmalara neden olan hediye uçakla ilgili son durumu paylaştı.

Parnell, "Savunma Bakanı (Pete Hegseth) tüm federal kural ve düzenlemelere uygun olarak Katar'dan bir Boeing 747'yi kabul etmiştir." ifadesini kullandı.

ABD'li sözcü, açıklamasında, "Savunma Bakanlığı, ABD Başkanını taşımak için kullanılan bir uçak için uygun güvenlik önlemlerinin ve işlevsel ihtiyaçların dikkate alınmasını sağlamak için gerekenleri yapacaktır." ifadesine yer verdi.

Pentagon yetkilileri, yaklaşık 200 milyon dolar değerinde olduğunu tahmin edilen uçağın Donald Trump'ı taşıyacak kadar güvenli kabul edilebilmesi için kapsamlı bir çalışma yapılması gerektiğini belirtmişti.

Katarlı yetkililer, Doha ziyaretinde Trump'a bir Boeing 747 uçak hediye edildiğini duyurmuştu.

Trump ise söz konusu uçağın şahsına değil ABD'ye hediye edildiğini kaydetmişti.

Trump-Ramaphosa görüşmesinde "beyaz çiftçilere soykırım" damgası

ABD Başkanı Trump, Güney Afrika Cumhurbaşkanı Ramaphosa'yı Beyaz Saray'da ağırlarken ikili arasında "soykırım" tartışması yaşandı.

1 saatten uzun süren görüşmenin başında iki lider de ABD-Güney Afrika ilişkilerinin geliştirilmesi ve ticaretin artırılması gibi işbirliği alanlarına vurgu yaparken, daha sonra Trump'ın açıklamaları gündeme damgasını vurdu.

ABD Başkanı, Güney Afrika'da beyaz çiftçilere "soykırım" uygulandığını savunarak, bu kişilerin topraklarının zorla ellerinden alındığını ve çoğunun öldürüldüğünü savundu.

Trump, "Güney Afrika ile ilgili olarak çok sayıda insan kaygı duyuyor ve toplantının asıl amacı da bu. Ancak zulüm gördüklerini düşünen ve ABD'ye sığınan pek çok insanımız var. Bu zulüm ya da soykırımın devam ettiğini hissettiğimiz pek çok yerden çok sayıda insan ülkemize geliyor. Bunlar genelde beyaz çiftçiler ve Güney Afrika'dan kaçıyorlar." diye konuştu.

Ramaphosa'dan Trump'ın iddialarına yanıt

Cumhurbaşkanı Ramaphosa ise ülkede bazı bölgelerde güvenlik sorunları olduğunu ve şiddet olayları yaşandığını, ancak beyaz çiftçileri hedef alan hiçbir hükümet politikalarının olmadığını dile getirdi.

Görüşme devam ederken Trump, Beyaz Saray tarafından hazırlanan ve Güney Afrika'daki beyaz çiftçilerin öldürüldüğü iddialarını içeren bir video klip izletti.

Trump, öldürüldüğü iddia edilen beyaz çiftçilerin mezar yerlerinin ziyaret edildiği bir bölümün de yer aldığı videonun ardından, "Bunlar tam buradaki mezar alanlarında 1000'den fazla beyaz çiftçi yatıyor. Yaklaşık 1000 kişi var, hepsi beyaz çiftçiler." değerlendirmesini yaptı.

"Soykırım" iddialarını reddeden Ramaphosa ise Trump'ın beyaz çiftçilerin topraklarının ellerinden alındığı ve öldürüldükleri yönündeki iddialarına da karşı çıktı. Cumhurbaşkanı, ülkede "suç" oranının yüksek olduğunu kabul etti, ancak Güney Afrika'daki kurbanlarının çoğunluğunun siyahi olduğunu belirtti.

Ramaphosa, "Bizim hükümet politikamız, burada dile getirilen şeylere tamamen karşıdır. Bu kişiler, anayasamız açısından var olmalarına izin verilen küçük bir azınlık partisi." dedi.

Daha sonra söz alan Güney Afrika Tarım Bakanı John Steenhuisen de, izlettirilen videodaki yabancı düşmanlığı içeren ifadeleri kınadığını söyledi.

Kendisinin bir beyaz Güney Afrikalı ve muhalefet partisinden gelen bir isim olarak Ramaphosa'nın partisiyle koalisyon kurduğunu ve Güney Afrika'daki "azınlık durumundaki" beyaz karşıtı grupları siyasetten tamamen atmaya çalıştıklarını anlattı.

Trump ise Steenhuisen'in sözlerine, "Bunlar küçük bir hareketten daha fazlası, Güney Afrika'da oldukça büyük bir hareket gibi gözüküyor. Bu yüzden çözülmesi gerekiyor. Eğer çözülmezse bu ülkenin sonu olur." yorumunu yaptı.

Size verecek uçağım yok

Öte yandan Ramaphosa, bir gazetecinin, "Katar'ın ABD'ye hediye ettiği uçakla" ilgili sorduğu sorunun ardından Trump'a dönerek, "Size verecek bir uçağım yok Sayın Başkan" dedi.

Güney Afrika Cumhurbaşkanı'nın esprisi salonda gülüşmelere neden oldu.

Norveç, katil İsrail'in Cenin'i ziyaret eden diplomatlara ateş açmasını kınadı

Eide, X hesabından yaptığı açıklamada, diplomatlardan oluşan heyete İsrail askerlerince ateş açılmasına tepki gösterdi.

"İsrail ordusunun Cenin'de bir grup diplomata yönelik saldırısını kınıyorum." ifadesini kullanan Eide, İsrail'in bu eyleminin kabul edilemez olduğunu ve uluslararası hukuku ihlal ettiğini belirtti.

İsrail'in Cenin'i ziyaret eden 35 diplomata saldırısı

Filistin Dışişleri Bakan Yardımcısı Ahmed ed-Dik, İsrail askerlerinin işgal altındaki Batı Şeria'daki Cenin Mülteci Kampı'na ulaşan yabancı diplomasi heyetine "sindirmek" ve "korkutmak" amacıyla ateş açtığını açıklamıştı.

Dik, "İsrail işgal güçleri, 35 büyükelçi, konsolos ve diplomattan oluşan diplomatik heyetin kampın girişine varması üzerine kuralları ihlal ederek gerçek mermiyle ateş açtı." ifadesini kullanmıştı.

İsrail ordusunun ateş açtığı heyette Türkiye'nin Kudüs Başkonsolosluğundan diplomatların da yer aldığı belirtilmişti.

Diğer yandan, İsrail ordusundan yapılan yazılı açıklamada ise diplomatik heyetin Cenin’e "koordineli" bir şekilde giriş gerçekleştirdiği iddia edilmişti.

Açıklamada, koordinasyon kapsamında, diplomatik heyete onaylanmış bir güzergah verildiği ve bölgenin aktif bir çatışma bölgesi olması nedeniyle bu güzergahı izlemeleri talimatı verildiği öne sürülmüştü.

Bölgede görev yapan İsrail askerlerinin, onları uzaklaştırmak amacıyla uyarı ateşi açtığı kaydedilen açıklamada, herhangi bir yaralanma veya hasar olmadığı ifade edilmişti.

Fransız muhalif vekil, İsrail'in Paris Büyükelçiliğinin kapatılmasını istedi

Fransız muhalif vekiller, İsrail ordusunun bugün Cenin'i ziyaret eden diplomat heyetine ateş açmasının ardından Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot'nun İsrail'in Paris Büyükelçisini Bakanlığa çağırma kararını yetersiz buldu.

Portes, X'teki hesabından yaptığı açıklamada, "İsrailli savaş suçluları, biri Fransız olmak üzere diplomatlara ateş ediyor ve Fransa, İsrail Büyükelçisini (Bakanlığa) çağırıyor." ifadesini kullandı.

Fransız milletvekili, İsrail'in Paris Büyükelçisinin ülkesine gönderilmesini ve İsrail'in Paris Büyükelçiliğinin kapatılmasını istedi.

LFI Grup Başkanvekili Mathilde Panot da X'teki hesabından, Barrot'nun paylaşımını alıntılayarak, "Aralarında bir Fransızın da olduğu diplomatlar, İsrail ordusunun ateşine maruz kaldı ve sizin tek cevabınız, açıklama yapması için Büyükelçiyi çağırmak mı? (İsrail Başbakanı Binyamin) Netanyahu, bu kararlılık karşısında titriyordur." değerlendirmesinde bulundu.

İsrail ordusu, bugün işgal altında bulunan Batı Şeria'daki Cenin Mülteci Kampı'na giden diplomatlardan oluşan 35 kişilik heyete ateş açtı.

Bu duruma tepki gösteren Barrot, bir Fransız diplomatın da aralarında bulunduğu heyete Cenin ziyareti sırasında İsrail askerleri tarafından ateş açıldığını belirterek, "Bu kabul edilemez. İsrail Büyükelçisi açıklama yapmak üzere çağrılacak." ifadesini kullanmıştı.

Hollanda, katil İsrail'in Cenin'de diplomatlara ateş açmasını kınadı

Hollanda Dışişleri Bakanı Casper Veldkamp, sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı paylaşımda, İsrail'in Cenin'de diplomatlara ateş açmasını kınadıklarını belirtti.

Veldkamp, saldırıyı kınadıklarını, olayla ilgili İsrail makamlarından açıklama talep ettiklerini ve ilave adımların değerlendirildiğini bildirdi.

Paylaşımında, "İsrail askerleri, Batı Şeria’daki Cenin yakınlarında aralarında bir Hollandalı diplomatın da bulunduğu diplomatik bir heyetin yakınına ateş açtı." diyen Veldkamp, "Diplomatlar görevlerini güvenli şekilde yerine getirebilmelidir, tehdit edilmeleri kabul edilemez." ifadelerini kullandı.

Veldkamp, saldırının ardından Filistin nezdindeki Hollanda temsilcisi ve İsrail’deki Hollanda Büyükelçisi ile görüştüğünü, heyette yer alan kişilerin zarar görmemiş olmasından memnuniyet duyduğunu belirtti.

İsrail'in Cenin'i ziyaret eden 35 diplomata saldırısı

Filistin Dışişleri Bakan Yardımcısı Ahmed ed-Dik, İsrail askerlerinin işgal altındaki Batı Şeria'daki Cenin Mülteci Kampı'na ulaşan yabancı diplomasi heyetine "sindirmek" ve "korkutmak" amacıyla ateş açtığını açıklamıştı.

Dik, "İsrail işgal güçleri, 35 büyükelçi, konsolos ve diplomattan oluşan diplomatik heyetin kampın girişine varması üzerine kuralları ihlal ederek gerçek mermiyle ateş açtı." ifadesini kullanmıştı.

İsrail ordusunun ateş açtığı heyette Türkiye'nin Kudüs Başkonsolosluğundan diplomatların da yer aldığı belirtilmişti.

Diğer yandan, İsrail ordusundan yapılan yazılı açıklamada ise diplomatik heyetin Cenin’e "koordineli" bir şekilde giriş gerçekleştirdiği iddia edilmişti.

Açıklamada, koordinasyon kapsamında, diplomatik heyete onaylanmış bir güzergah verildiği ve bölgenin aktif bir çatışma bölgesi olması nedeniyle bu güzergahı izlemeleri talimatı verildiği öne sürülmüştü.

Bölgede görev yapan İsrail askerlerinin, onları uzaklaştırmak amacıyla uyarı ateşi açtığı kaydedilen açıklamada, herhangi bir yaralanma veya hasar olmadığı ifade edilmişti.

İran ile ABD arasındaki nükleer görüşmeler Roma'da devam edecek

İran ile ABD arasındaki nükleer müzakerelere aracılık eden Umman'ın Dışişleri Bakanı Bedr bin Hamed el-Busaidi, X sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, "İran-ABD görüşmelerinin 5'inci turu 23 Mayıs Cuma günü Roma'da gerçekleşecek." ifadelerini kullandı.

İran-ABD arasındaki nükleer müzakere süreci

İran ile ABD arasındaki nükleer müzakere süreci devam ederken Tahran'ın uranyum zenginleştirme konusu, iki ülke arasında temel anlaşmazlık noktası olmaya devam ediyor.

İran, nükleer programını atom bombası üretmesine engel olacak şekilde kısıtlama karşılığında yaptırımların kaldırılmasını istiyor.

Daha önceki açıklamalarında Tahran'ın düşük düzeyde uranyum zenginleştirmesini kabul edeceklerini söyleyen ABD'li yetkililer, son zamanlarda İran'ın her düzeyde uranyum zenginleştirme işlemini durdurmasını talep ettiklerini belirtiyor.

İran Dışişleri Bakanı Abbas Erakçi, ABD'nin müzakerelerde Tahran'ın uranyum zenginleştirme faaliyetlerini tamamen durdurması talebinin ardından beşinci tur müzakerelere katılıp katılmama konusunda henüz karar vermediklerini söylemişti.

Taraflar, şu ana kadar Umman aracılığında 4 tur görüşme gerçekleştirmişti.

Bitcoin'in fiyatı ABD'nin olası regülasyon hamleleriyle rekor tazeledi

Analiz şirketi Coinmarketcap'in verilerine göre, Bitcoin dahil küresel kripto para piyasasının değeri 24 saatte yaklaşık yüzde 3,23 artarak, 3 trilyon 430 milyar dolara çıktı.

En büyük kripto para birimi olan Bitcoin ise 109 bin 481 dolara ulaşarak ocak ayında ulaştığı en yüksek seviyeyi yeniledi. Bitcoin'in fiyatı son 24 saatte yüzde 3,55 yükselerek, TSİ 19.10 itibarıyla 109 bin dolardan işlem görüyor. Bitcoin'in haftalık değer kazancı da yüzde 5,29 düzeyinde oldu.

Piyasa değeri bakımından 2. sırada yer alan Ethereum'un fiyatı da yaklaşık yüzde 3,60 değer kazanarak, 2 bin 564 dolara yükseldi.

Analistler, ABD'de regülatörlerin, sabit coin adı verilen dijital varlıklara düzenleyici bir çerçeve sağlayacak kuralları kabul etmeye hazırlandığına ve bu durumun kripto para piyasasında olumlu karşılandığına işaret ediyor.

ABD ve Çin arasındaki ticaret savaşında tansiyonun düşmesinin de olumlu bir etken olduğunu kaydeden uzmanlar, ABD'deki enflasyon verilerinin de yatırımcıların risk iştahını artırdığını belirtiyor.

ABD: Gazze'ye birkaç gün içinde daha fazla yardımın akmaya başlamasını bekliyoruz

Bakan Rubio, Gazze protestolarına da maruz kaldığı Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesindeki bütçe oturumunda, Gazze'ye insani yardım girişlerinin İsrail tarafından engellenmesine ilişkin soruları yanıtladı.

Rubio'ya Gazze'ye daha fazla yardım çağrısında bulunan Demokrat Kongre üyesi Madeleine Dean, "Sayın Bakan, Gazze açlıktan ölüyor." diye seslendi.

Dean, Papa 14. Leo'nun da Gazze'deki insani krize acil çözüm çağrısında bulunduğunu hatırlatarak, "Geçen hafta itibariyle Birleşmiş Milletler (BM), en az 57 çocuğun yetersiz beslenme nedeniyle öldüğünü ve 14 bin çocuğun da açlıktan ölmek üzere olduğunu teyit etti. Yiyecekler günlerce, haftalarca sınırın hemen ötesinde duruyor. Gazze'de masum çocuklar ölüyor." diye konuştu.

ABD'li Kongre üyesi, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Papa, bunun bedelinin çocuklar, yaşlılar ve hastalar tarafından ödendiğini söyledi. Sayın Bakan Rubio, size sesleniyorum ve Papa'nın çağrısına uyarak, yiyecek ve suya muhtaç çocukları, karınlarını doyurma imkanı olmayan bebekleri kurtarmak için inancımız gereği bir duruş göstermenizi rica ediyorum. Gazze'ye yardım ulaştırmak için taahhütte bulunacak mısınız?"

Dean'in sözlerine cevap veren Rubio ise Gazze'ye daha fazla yardım girmesi için çalıştıklarını ifade etti.

Rubio, "İsraillilerden (Gazze'ye) daha fazla yardım akışına izin vermelerini istedik, sanırım onların bilgisi bu yönde. Aslında bu hafta sonu Roma'da gıda programı ekibiyle bir araya geldim. Gıda dağıtımı için bir sistemin olduğuna inanıyoruz. Onları bu yönde teşvik etmeye devam edeceğiz. Aslında, önümüzdeki birkaç gün içinde daha fazla yardımın hızla akmaya başlamasını bekliyoruz." diye konuştu.

Sınır Tanımayan Doktorlar: Gazze, İsrail güçleri tarafından kasıtlı olarak oksijensiz bırakılıyor

MSF, Gazze'deki duruma ilişkin yazılı açıklama yaptı.

Açıklamada, "Gazze'ye yardım araçsallaştırıldı, sağlık sistemi ateş altında. Gazze, İsrail güçleri tarafından kasıtlı olarak oksijensiz bırakılıyor." ifadeleri kullandı.

Gazze Şeridi'ne yeterli miktarda yardım girişine izin verilmediğine dikkat çekilen açıklamada, 11 haftayı aşkın sürenin ardından İsrail’in sınırlı ölçüde insani yardıma izin vermesinin "bir aldatmaca" olduğu vurgulandı.

Açıklamada, "İnsanlar tıbbi bakıma ve yardıma umutsuzca ihtiyaç duyarken, İsrail yetkilileri, etnik temizlik kampanyalarının temelini oluşturan Gazze'nin kasıtlı olarak boğulmasını ve sağlık sisteminin yok edilmesini durdurmalı." değerlendirmesine yer verildi.

ABD’de Columbia Üniversitesi önünde düzenlenen Filistin protestosunda 3 kişi gözaltına alındı

Manhattan’daki kampüs binasının ana kapısı önünde toplanan ABD'li protestocular, Filistin’e destek gösterilerine öncülük ettiği gerekçesiyle gözaltına alınan aktivist Mahmud Halil’in serbest bırakılması için slogan attı.

Columbia Üniversitesi’nin eski mezunları ve Ortodoks Yahudilerin de destek verdiği protesto sırasında, polis yaya geçidini kapattıkları gerekçesiyle 3 göstericiyi gözaltına aldı.

Gözaltılara tepki gösteren protestocular ile polis arasında kısa süreli arbede yaşandı. Gözaltına alınan göstericiler polis aracına bindirilerek Manhattan’daki bir gözaltı merkezine götürüldü.

Yağmura rağmen protestolarını sürdüren aktivistler, İsrail'e silah satışını sürdürdüğü için Washington yönetimini ve "gerçekleri yansıtmadığını" iddia ettikleri ABD medyasını hedef aldı.

Taşınan dövizlerde, "Özgür Filistin", "Mahmud Halil'i serbest bırak", "Filistin'e karşı ABD-İsrail destekli soykırımı durdurun" ifadelerine yer verildi.

ABD hükümeti ve üniversite yönetimlerinin her türlü baskısına rağmen, ülkedeki birçok üniversitede Filistin’e destek gösterileri devam ediyor.

Kısıtlamalara ve polisin sert müdahalesine rağmen öğrenciler Gazze’deki sivilleri bombalayan İsrail’i ve Tel Aviv yönetimine destek veren ABD hükümetini protesto etmekten geri durmuyor.

Columbia Üniversitesi’nin başka bir kampüsünde dün düzenlenen mezuniyet töreninde, Rektör Claire Shipman, Filistin’e destek gösterilerine öncülük ettiği için gözaltına alınan aktivist Mahmud Halil’i destekleyen öğrenciler tarafından protesto edilmişti.